Terziler çok haklıymış! -caner

İlk kez ilkokul öğretmenimden duymuştum bu lafı. Sırayla hepimizin yazılı notlarını okuyordu ve sınıfımızdaki oğlu düşük not almıştı. Oğlunun düşük notunu okuduktan sonra kafasını kaldırıp gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi ve yüzümüzdeki şaşkın ifadeden olacak “böyledir işte çocuklar, terzi kendi söküğünü dikemez” dedi. Bu olayı unutmuyorum çünkü şaşırmıştım. Yemek masasında yazılıları okuyan öğretmen, o an eblek eblek televizyona bakan oğluna düşük not vermişti. Bir de yapıver kardeşim işte 2’yi 3, ne ızdırap oluyorsun çocuğa diye geçirmiştim içimden ama o tamamen benim itliğimmiş. Demek ki o dönemler torpilin, adam kayırmanın içimize işlemediği dönemlermiş. Çok sonra öğrendim; meğer terzi başkalarına yaptığı hizmeti kendi için de yapması gerektiğinde beceremediğinden değil, vakit bulamadığından yapamazmış. O yüzden dikemiyormuş kendi söküğü. Aslında öğretmenimiz gözlerini hepimizin üzerinde gezdirirken sizi adam edeceğim diye çocuğumla ilgilenemedim demek istemiş. Demek ki böyle bir meslekmiş öğretmenlik çünkü üzerimizde gezen o gözlerde hiçbir pişmanlık yoktu, sadece fedakârlık vardı. Terzilik de çok yorucu meslekmiş çünkü “terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış” diye bir atasözü de var. Mahvetmişiz yıllarca terzileri, köle gibi çalıştırmışız. Patronumuz gelip bana “ne zaman yapacaksınız olum şu siteyi, 2 yıl oldu” dediğinde gözlerimi ekip arkadaşlarımın üzerinde fedakârca gezdirdim ve “böyledir işte çocuklar, terzi kendi söküğünü dikemez” dedim. Patron da abi ne terzisi, ne söküğü diyerek bugüne kadar yaptığımız tüm işleri istedi ve siteyi 2 günde yeniledi. Bana da ilk blog yazısı düştü. Dedim bir 2 yıl da bunu yazmayayım namım yürüsün ama neyse dedim sonra, büyüklük bende kalsın. Anlayacağınız üzere kendisi şu an bu yazıyı okuduğunuz site. Gayet de güzel oldu. Ellerine sağlık emeği geçenlerin. Ne olduğumuzu nasıl işler yaptığımızı sitenin hakkımızda ve işler sayfasında bulabilirsiniz. Fakat ben biraz daha konuyu açayım; biz global ajansların tozunu yutmuş, oralarda kurulu kölelik sistemine kafa tutmuş insanlarız. Spartacus gibi düşünün bizleri. Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var dedik ve tüm deneyimimizi birleştirdik. Ortaya butik ama büyüklerin verdiği hizmetin çok daha iyisini çok daha uyguna sunan bir ajans çıktı. Butik dediğim de bir 13-14 kişi varız he, yanlış anlaşılmasın. Dikkatinizi çekerim tam olarak sayı veremiyorum, çünkü sayamıyorum. Hem de hepsi 10 reklamcı gücünde. Demek ki benim diyen global ajanslardan daha kalabalık bir ekibe sahibiz. Üstelik biz birbirini seven bir aileyiz. Bu nedenle bir kere çalışmaya başladığımız müşterimizle karşılıklı memnuniyet içerisinde uzun yıllar devam ederiz. Daha fazla reklam kokmasın diye yazıma burada son veriyor, öğrencilerini oğlundan ayırmayan o güzel öğretmenimin ellerinden öpüyorum.